yaşasın yemek yemek!

yaşasın yemek yemek dedik ve biz de her türlü yemeği yedik..

maddeler halinde verelim;

* alman mutfağından neredeyse hiç bir şey yemedim.. münihte bir gün hard rock cafe'de bir gün de fransız restoranında yedik (carmaleon). carmaleon harika bir restorandı, özellikle bir crem brulee yapıyorlar, mükemmel...

* slovak mutfağı çok lezzetli değil, yerel yemek pek yok, snitzel ve ördeğe yerel yemek dediler. şinitsel avusturya bilirdik ya aynen öyle, fakat bu kültürler sürekli iç içe yaşadığından hepsinde hepsi var, gayet güzeldi şinitsel... bir de kaz ciğeri, akciğeri.. güzeldi o da değişik bir tat, fena değil. yemek öncesince iştah açıcı bir içki, tek shot, tekila tadına yakın...

* çek mutfağında geyik eti yedik. bir hayli lezzetli. peşine de domuz etinden bir biftek türü. bak o berbattı. domuz etinin tadını ve kokusunu sevmediğim için tercih etmiyorum, güzel yapılırsa yiyebilirim.. bu baya kötüydü, yarım porsiyon bile yemedim.

* macar mutfağı türk mutfağına çok yakın. bayramın 4. günü goulash soup içip budapeşte usulü beef yedik. goulash soup denen şey, patatesli et yemeği, diğeri de bildiğin kavurma. bayramın 4. günü kavurma yemiş olduk... ayrıca arkadaşımın annesi bize macar usulu tavuk yaptı, sosları falan bizimkilere çok benzer, gayet lezzetli ve evde gibi hissettiriyor. macaristanda bir de güzel restorana gittik. orada da kaz akciğeri yedik ve baya lezzetliydi, onun dışında, carpaccio güzeldi (italyan pastırması, çiğ çiğ), karides salatası idare eder. üstüne de ana yemek olarak gölde yetişen bir balık, ki balık cennetindeyiz biz, değerini bilmek lazımmış :) gerçi onu denemek için yedik, pragta balık yiyelim dediğimiz zaman bize direk, istanbuldan geliyorsunuz burda balık ne alaka dediler.. hepsinin üstüne de sindirici olarak palinka.. of ne yakıyor içerken.

gittiğim her yerde çorbalar hemen hemen aynıydı. bir kaç sebze al, yanına az tavuk/sığır eti koy, suda pişir. salçasız sebze çorbası yani.. yoklukta yeniyor.

bunların dışında KFC en büyük dostumdu, tasarruf için birebir. bir menuyu 4-5 euroya alabilir, karnınızı doyurabilrsiniz. hatta pragta KFC'den kola aldığında sınırsız. bardağı veriyor, git gel kola makinasından doldur diyor, oh mis... fast food zincileri dışında herhangi bir adam gibi yemek kişi başı 20-30 euroya patlar.

kahve benim için vazgeçilmez.pragta köşebaşı starbucks var, slovakayada hiç yok. daha girmemişler heralde. budapeştede 1 tane varmış 2 sene içinde her yere yayılırlar...  slovakyada yerel bi kahvecide kahve içtik, latte mükemmeldi, bayıldım, takdir ettim. aynı şekilde budapeştede de bir kahvecide kahve içtim o da geyet lezzetliydi. prag ve budapeştede direkt dükkan olarak olmasa da bazı cafelerde lavazza var.

bratislava'da 1 tane Mekdanılds gördüm, hiç bürger king görmedim... zevkli. ikisini de sevmiyorum ama meki daha çok sevmiyorum.

hard rock cafe her yerde mükemmel. jombo combo yedik. şu sağdaki muheteşem şey işte. biranın yanında o kadar güzel gidiyor ki anlatamam.  lakin bu orjinalde domuzlu bir şey. almanya hard rocktaki hatun baktı, siz domuz yemiyorsunuz di mi domuzsuz hazırlayalım mı dedi? biz daha türküz falan dememiştik. domuz yemediğimizi nerden anlıyorsun dedik, ben senelerdir burda çalışıyorum dedi. yuh ülen dedim, moralim bozuldu. o kadar mı dedim yahu! ama lezzeti beni gayet mutlu etti, ufaktan oradan ayrıldım. aslına bakarsan macaristanda bana siz macar değil misiniz diye sorana dek bu şey kafamda durdu.. :) pragta da hard rock'a gittik, aynı standart aynı lezzet. adamlar boşuna tüm dünyada meşhur değiller. üstelik o gün bir de konser varmış sonuna yetiştik. çek miro zbirka.. sahneden inmeden let it be'yi söledi, ve hakkını vermek lazım, hard rockı dolduran izleyiciler eşliğinde güzel söyledi.

ha bir de tabi biralar. almanyada genelde insanlar bira evlerine gidip hayvan gibi bir domuz etiyle beraber bira tüketiyorlar. bira her yerde. sudan ucuz diyorlar ya doğru. suya 2,20 euro falan ödemek baya uyuz bir şey. su da su olsa...

 bir sürü bira denedim, çoğunu beğenmedim.. pragta nerde bir içilir dedik, adam şöyle bi baktı, her yerde dedi. bira bizim ulusal içeceğimiz.. aman dedim, kutsal topraklar... o kadar biranın içinde sadece 2 tanesini beğendim. biri macar soproni, diğeri de belçikalı stella artois. baya bildiğin her yerde bize çek birası pilsner urquell dayadılar ama ben çok sevmedim. pragta bir irish pub'a gittik. diyalog ilginç,

arkadaşım: do you have special czech beers?
barmen: we have czech beer but nothing special...

herif ingiliz sanırım, bu kadar mı aşağılanır... velvet die bi bira içtik, rezaletti hakikaten... mariachiyi hiç sevmem, neredeyse onun kadar kötü, hatta sanırım daha kötü... bunların dışında yerel biralar, alman HB vs vs.. bi de almanyada içtiğimiz buğday birası 3. olarak belki ön plana çıkabilir...

memleket yemekleri çok şahane, değerini bilmeli! 2-3 gündür sürekli dürüm falan yiyorum özlemişim...daha efes içmedim, ama onu da özledim. hafta sonu gelse de içsek...


-aklıma gelen olursa buraya not düşeceğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder