az önce metrobüsten gelen 30-40 basamağı nasıl indim bilmiyorum, alışkanlığın ortasında kaybolmuş gibi.

hava yeni kararmış, ben insanların karanlığını yararak gidiyorum. şehir hep dumanlı mıydı yoksa bu dumanlar insanların kötülüğünden mi yükseliyor?

 bir çiçekçinin önünden geçerken gençten bir delikanlı yaklaşıyor,
"çiçekler kaç para" diyor.
yanlış soruyu sordun diyorum, çiçeği alman gerektiği için alıyorsun. sevdiceğin için alsaydın, birini beğenir onun ne kadar olduğunu sorardın, sen fark etmezden ucuz yollu çiçek almak için alıyorsun. üzgünüm diyorum, ilişkin en fazla bir kaç ay daha sürecek.

her zamanki gibi yürüyorum, dik ama başım hafif öne eğik, kaşlarımın altından bakarak. kulağımda şarkı.. "derinlere bir ömür kur.."

 yanımdan bir çift geçiyor,
"ben artık bunlardan çok sıkıldım ama" diyor kız,
muhtemelen erkek kızı anlamıyor, kız onun anlamadığını düşünüyor. belki gerçekten anlamıyordur, ya da sadece alışkanlıklarının kontrolündedir oğlan, o yüzden anlamıyor gibi duruyordur.
bu lafı duydun mu her şey birmiştir diyorum, en fazla bir yılınız var. daha fazla sürmez bu ilişki. yanlarına yaklaşsam, bu bakışla en fazla bir sene sürer, birbirinizin kıymetini bilin desem diye düşünüyorum, muhtemelen bana manyak derler, en fazla bir yıl sonra ayrılırlar. olan bana olur diyor uzaklaşıyorum..

her adımımda biraz daha ağırlaşıyorum.

karşıya geçmem lazım, yayalara kırmızı yanıyor. arabaların arasından geçerken bir çığlıkla aniden duruyorum, önümden ayakkabımın burununu sıyararak bir scooter geçiyor. durmamın sebebi scooter değil, bir saniye önce önünden geçtiği kadının bağırmasıymış..
"ne yapıyo bu ya, salak gerizekealı" diyor.
üzerinde uzun bir palto, dizine kadar çizmesi, yüzünde 2 santim makyajı var...
üzgünüm, hiç bir zaman aradığın gibi birini bulamayacaksın, bulduğunu sanıp üzüleceksin, çünkü o aradığını bulmamış olacak diyorum...

yoldaki insanlarla yarışıyorum, birinin sağından geçiyorum birinin solundan..

kaldırımdan daha önce akıp giden su izleri biri sanki ihtiyacını gidermiş izlenimi uyandırıyor. daha bu düşünce bitmeden evime ulaşıyorum, bir gün daha bitti demek istiyorum, önce alt kilidi açıyorum sonra üst. montumu fırlatıp sistemin play tuşuna basıyorum. yılmaz erdoğan mevlanadan okuyor,

" Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
 geriye kalan et ve kemiksin,
 gül düşünür gülistan olursun,
 diken düşünür dikenlik olursun"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder