kontrol, 1 2 3.. aa ne kadar ayıp...

"toplumu sınıflara, katmanlara ayırmak" çok tehlikeli ve ayıp bir şeymiş...

hadi ordan!

toplum dediğin kendi kendini baskılayan bir kavram. toplum insanları sınıflara ayırmayı uygun görümüyor. çünkü bunu bir hakaret olarak, küçümseme olarak görüyor. pek mukaddes toplum yapısı küçümsemeyi ve hakareti de onaylamıyor. bunun sonucunda, kendinin sınıflarndırılmasını yanlış buluyor, toplum denen şey, kendi kurllarını kendi koyup uymayanları kendi yöntemleriyle cezalandırıyor -ayıplamadan taşlamaya kadar geniiiş bir aralıkta hem de- bu devinim her yerde karşım(ız)da. sırf bu yüzden çoğu düşünce ortaya atılmadan baltalanıyor, susturuluyor. ve hatta insanların gelişmesine izin verilmiyor, vizyonunu geliştirmesi engelleniyor.
şimdi kim diyebilir ki, mahkemelerde galileo galilei'yi yargılayanlar, çok ayıp etmişler. gerçekten bugün 16. yüzyıldan çok ileriyiz, bravo!

toplum sınıflara nasıl ayrılır? demografiklerine göre, gelirine göre, iş sahibi olmasına göre, led ve non-led diye ikiye bile ayrılabilir hatta. zamanında, lordlar, avamlar, kast katmanları falan diye de ayrılmış. ne lord olmak, ne avam olmak, ne işçi olmak, ne de doktor olmak ayıp değil üstadım.. peki neden ayrılır? kendi yerini bilmek için değildir, diğer insanları hakir görmek için değildir, diğer katmanlara hayranlıkla bakmak için de değildir..  hatta, sen şu katmandansın, ben bundan, mahmut ordan, fikret burdan demek de değildir, kişisel bazda ne olduğuyla ilgilenmiyorum ki ben.. biraz olaylara makro bakalım.

tut ki bir derneğe üye olmak istedim. bu derneği önce tanımaz mıyım? ne yapar ne eder, özellikleri neler, bu derneğe nasıl faydalı oalbilirim, hangi altgruplarına dahil olmalıyım diye düşünmez , araştırmaz mıyım? yaparım. e o halde, zaten doğuştan istemeyerek de olsa dahil olduğum bu oluşumu neden araştırmayayım ki? belki ben burdan hareketle daha neler bulacağım, ne faydalar sağlayacağım, kalkındıracağım, kalkınacağım... neden engellemeye çalışırsın ey toplum?

en nihayetinde yapmak istediğimiz anlamak.. kaygı gerçekten anlayabilecek olmamız mı?

hemen burada George Orwell-1984'ten bir alıntı ..

Tarih boyunca, büyük olasılıkla Neolitik çağdan bu yana, yeryüzünde üç tür insan sınıfı olagelmiştir: En üst, orta ve alt sınıf. Bunlar kendi aralarında pek çok alt bölümlere ayrılmışlar, kendilerine değişik adlar verilmiş, göreli sayıları ve tutumları çağdan çağa değişmiş, ama toplumun temel yapışı hep aynı kalmıştır. Büyük ayaklanmalar ve değişimlerden sonra bile, bir denge aygıtının her zaman son dengesine dönüşü gibi aynı yapı hep ortaya çıkmıştır.
 Bu üç grubun amaçlan uzlaştırılamaz. En üst sınıf, durumunu korumak, orta sınıf onun yerine geçmek ister. Alt sınıfın amacı (varsa eğer, çünkü bu grup günlük hayatta olup bitenler dışında herhangi bir şeyi fark edemeyecek kadar yoksul koşullarda yaşamaktadır), tüm farkları ortadan kaldırmak, herkesin eşit olduğu bir toplum yaratmaktır. Bu nedenle, tarih boyunca, genel çizgileriyle değişmez olan savaşımlar sürekli yinelenip durmaktadırlar. En üst sınıf, uzun dönemler süresince, yönetimde kalmış, ama iktidar yetilerini ve kendilerine olan inancın yittiği dönemler de olmuştur. Böyle zamanlarda, orta sınıf özgürlük ve adalet için çarpıştıklarını öne sürerek alt sınıfı kendi saflarına alarak üst sınıfı devirmişlerdir. Orta sınıf amacına ulaşır ulaşmaz, alt sınıfı eski yerine indirip, kendisi üst sınıfı oluşturur. çok geçmeden bu iki gruptan birinden ya da her ikisinden ayrılanlar, yeni bir orta sınıf oluşturur ve savaşım yeniden başlar. Bu üç grup arasından amacına, geçici bile olsa, ulaşamayan, alt sınıftır. Tarih boyunca hiçbir somut ilerleme olmadığını ileri sürmek abartma olur. Bir çöküş dönemi olan günümüzde bile, insanlar birkaç yüzyıl öncesine oranla çok daha iyi yaşamaktadırlar. Ama ne zenginliğin artması, ne davranışların yumuşaması, ne reformlar, ne de devrim insanları eşitliğe bir milimetre olsun, yaklaştırmamıştır. Alt sınıf açışından, hiçbir tarihsel gelişme, efendilerinin adının değişmesinden öte bir anlam taşımamaktadır.
ufak bir diptnot, orwell der ki, alt katman toplumun %80i, orta %18i üst %2sidir. (emin olamadık net rakamdan tekrar kontrol edeceğim, ama üç aşağı beş yukarı budur)
şimdi lütfen kimse bu mevzuyu üstüne alınıp kızmasın... amaç kişiyi bir yere yerleştimek değil, toplumu anlamaktır.kaldı ki kendi ayırtlarımdan -henüz- bahsetmiyorum, sanal bir linç hoşuma gitmez :) belki bir gün, dünyanın daha güzel olduğuna inandığım bir gün değinirim ha?
bir de, beynimi kontrol etmeye çalışmaktan vaz geçin artık!

ademoğlunun suyla imtihanı

bahsettiğim su öyle 100 derecede kaynatılmış, ph değeri bilmem kaç olan mineraller açısından zengin su falan değil.. bildiğimiz çiş ya da idrar, yahut sidik veyahut küçük abdest veya küçük su.. her ne derseniz işte.

derdim o da değil, zamansız zamanlarda hayatıma girişi.

sınavların ortası, yahut bir toplantının ortayeri, ya da yolculuklar veyaher neyse.. bunların hiç biri de derdim değil.

düşünün ki bir gün ofisten çıkmak üzeresiniz. inanılmaz sıkışmış bir haldesiniz ve lavaboya uğrayıp bir an önce servisinize gitmek istiyorsunuz. lavaboya 20 metre kala yanınızda biri bitiyor, konuşmaya başlıyorsunuz. belki uzun zamandır beklediğiniz an budur, en fazla 300 adım kadar. lavaboya yaklaşıyorsunuz, karar vermeniz gerekli. o an aklınızda iki düşünce var, biri lavaboya girmek, diğeri yola devam etmek -zira o an en çok istediğiniz şey yola devam etme, hatta bunun zorunluluğunu hissediyorsunuz. lavaboya iki adım. karar vermeli. vazgeçiyorsunuz,gitmekten değil karar vermekten. merdivenlerden küçük bir muhabbet eşliğinde aşağıya doğru iniyorsunuz. çıkmadan önce son lavabo ve artık kararı vermeniz gerekli.mesaneniz sizi öldürmek üzere, üstüne üstlük değil servisteki yarım saat içinde belki 5 dakika içinde servise binmeden dahi bir aksilik yaşayabilirsiniz. orda bir yerde yapmak istediğiniz, devam etme gerekliliği duruyor. "1 dakika bekle, döneceğim" diyecek durumda değilsiniz ve çıktığınızda bıraktıklarınızı bulamayacaksınız...

hangisini seçerdiniz? lavabo mu, yürümek mi?
go...

uzun zamandır yazmamışım...karalayalım bir şeyler

jsdsljfgsdkfjgaşsdjagsşdıuagdasbzmnxczljchvz