ademoğlunun suyla imtihanı

bahsettiğim su öyle 100 derecede kaynatılmış, ph değeri bilmem kaç olan mineraller açısından zengin su falan değil.. bildiğimiz çiş ya da idrar, yahut sidik veyahut küçük abdest veya küçük su.. her ne derseniz işte.

derdim o da değil, zamansız zamanlarda hayatıma girişi.

sınavların ortası, yahut bir toplantının ortayeri, ya da yolculuklar veyaher neyse.. bunların hiç biri de derdim değil.

düşünün ki bir gün ofisten çıkmak üzeresiniz. inanılmaz sıkışmış bir haldesiniz ve lavaboya uğrayıp bir an önce servisinize gitmek istiyorsunuz. lavaboya 20 metre kala yanınızda biri bitiyor, konuşmaya başlıyorsunuz. belki uzun zamandır beklediğiniz an budur, en fazla 300 adım kadar. lavaboya yaklaşıyorsunuz, karar vermeniz gerekli. o an aklınızda iki düşünce var, biri lavaboya girmek, diğeri yola devam etmek -zira o an en çok istediğiniz şey yola devam etme, hatta bunun zorunluluğunu hissediyorsunuz. lavaboya iki adım. karar vermeli. vazgeçiyorsunuz,gitmekten değil karar vermekten. merdivenlerden küçük bir muhabbet eşliğinde aşağıya doğru iniyorsunuz. çıkmadan önce son lavabo ve artık kararı vermeniz gerekli.mesaneniz sizi öldürmek üzere, üstüne üstlük değil servisteki yarım saat içinde belki 5 dakika içinde servise binmeden dahi bir aksilik yaşayabilirsiniz. orda bir yerde yapmak istediğiniz, devam etme gerekliliği duruyor. "1 dakika bekle, döneceğim" diyecek durumda değilsiniz ve çıktığınızda bıraktıklarınızı bulamayacaksınız...

hangisini seçerdiniz? lavabo mu, yürümek mi?
go...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder